Fahrelnissa Zeid’in eserleri İstanbul’da. Fahrelnissa Zeid’in eserleri 18 Eylül – 4 Kasım tarihleri arasında İstanbul’da Dirimart’ta sergileniyor. Sergi sanatçının özel koleksiyonlardan ve 2017’de Tate Modern ve Deutsche Bank KunstHalle’de gerçekleştirilen retrospektif sergilerinden toplanan eserlerini bir araya getiriyor.
Sanatçının ailesi ve Türkiye’deki koleksiyonerlerin işbirliğiyle organize edilen sergi, Fahrelnissa Zeid’in 40 yıldan fazla bir dönem süresince üretmiş olduğu farklı dönemlere ait yağlıboya resimlerinden seçkiler sunuyor. Sergi, Fahrelnissa Zeid’in 1940–1980’de minyatür kurgusunu çağrıştıran figüratif kompozisyonlarıyla erken dönemine; vitray yüzeylerini anımsatan geometrik ve lirik soyutlamacı çalışmalarıyla olgunluk dönemine ait eserlerini kapsıyor.
İstanbul, Londra, Paris, Amman gibi şehirlerde yaşamını sürdüren Zeid, sanatında bu şehirlerin ve sanat ortamlarının etkilerini yansıtır. Sanatçının çalışmalarını İstanbul’da sürdürdüğü (1929–46) dönemde iç mekânlar kompleks birer resme dönüşür.
Sanatçının bu döneme ait eserlerinden Türk Hamamı (1943), Ingres başta olmak üzere Fransız oryantalistlere göndermeler yapmaktadır. Mavi bir vahada gruplar halinde toplanmış nü figürler ressamın bakışlarından habersiz, objeleşmiş duruşlarıyla Batılı tuval resminin kalıplarını yeniden yorumlar. Ressam özgüveninin oluştuğunu belirttiği Londra ve Paris yıllarında (1946–75), bu iki şehirde ve New York’ta açtığı sergilerle çağdaşı olduğu ressamların soyut sanat tartışmalarına dahil olur.
Fahrelnissa Zeid’in eserleri İstanbul’da
Bu tartışmaların aktif bir katılımcısı olduğunu gösterir şekilde savaş sonrası Paris’inde yeşeren Salon de Nouvelles Realités’nin kabul gören sanatçıları arasına girer. Bizans, İslam ve Batı Avrupa etkileriyle inşa ettiği kendine özgü resim dili, tek üsluba indirgenemeyecek ve doğrusal bir zamansallıkla anlaşılamayacak kadar katmanlı bir yapı gösterir.
Fahrelnissa’nın 1980 tarihli Geçmişten Biri başlıklı otoportresiyle ilgili beyanı bu tavrını güzel açıklar. Resmi yaparken farkında olmadan ortaya çıkan ellerin Fars, elbisenin Bizans, yüzün Girit, gözlerin de oryantal izler barındırmasının, kendisinin dört uygarlığın miraslarını taşıdığının göstergesi olduğunu söyler. Soyut çalışmalarında figüratif resimden uzaklaşmış olsa da, bu tavrı resimdeki insani ve doğal unsurların dışlanması anlamına gelmez. Sergide yer alan Atomun ve Nebati Hayatın Parçalanışı (1962) isimli eser bu yaklaşımın göstergesi olan kaleydoskopik bir etkiye sahip büyük ölçekli bir çalışmasıdır.
Sanatçı, Emir Zeid’in vefatından sonra, 1975’te Amman’a gider. Burada kurduğu enstitüde yaşamının sonuna kadar kadın sanatçılara ücretsiz dersler verir, resim yapar,. Ürdün ve Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde sergiler açar. Fahrelnissa Zeid’in eserleri, hayatında olduğu gibi vefatından sonraki yıllarda da uluslararası müze ve sanat kurumlarında sergilenmeye devam etmektedir.