Sanatta otoportre ustalarından selfie çağına geçiş

Sanatta otoportre ustalarından selfie çağına geçiş

Otoportre kişinin kendi portresini yapmasına denir. Kişi bu sayede kendisini diğer kişilere anlatmış olur. Ressamların kendilerinin portlerini çıkardıkları eserlere otoportre denilmektedir. Sanatta otoportre ustalarından selfie çağına geçiş, Dürer, Rembrandt, David Frederic, Picasso, Van Gogh gibi birçok ressam kendi otoportlerini üretmiş kişilerdir.

Elbette otoportreler akıllı telefonlar sayesinde bulunmadı. Otoportrelerin ustalarının tarih boyunca bu tekniği nasıl uyguladıklarına bakabilirsiniz.

Sanatta otoportre ustalarından selfie çağına geçiş

Alman Rönesans sanatçısı Albrecht Dürer, 16’ıncı yüzyılda kendisini, İsa’nın betimlemelerini akıllara getiren portrelerde resmetti. Haşin bakışlarını doğrudan resme bakan kişiye yöneltmişti. Fazla gösterişten kaçınan bu sanatçı kendisini mütevazı bir yaratıcı olarak sergiledi. Böyle bir otoportre o güne kadar görülmemişti.

Anton van Dyck (1599-1641) bu otoportreyi çizdiğinde henüz 20 yaşındaydı. Kendisine vakur ve zarif bu görüntüyü vermek için olağanüstü bir çaba sarfetti. Sanat tarihçilerine göre otoportreler aynı zamanda yapıldıkları çağı yansıtıyor. 1632 yılında İngiltere Kralı 1’inci Charles’ın saray ressamı olan van Dyck bu resimde sıradan bir vatandaştan ziyade bir soylu gibi gözüküyor.

Rembrandt (1606-1699) kendisini, diğer sanatçılara göre çok daha fazla resmetti. Otoportreleri kendisini farklı yaşlarda ve kimi zaman İsa’nın havarisi de olduğu çeşitli kimliklerde gösteriyor. Rembrant, otoportrolerinde aynı zamanda yaşlanmanın etkilerini nasıl resmedeceğini çalışmış. Tüm eserleri gibi, otoportreleri de müşteri siparişleri üzerine yapılmış ve alıcılar arasında ün salmıştı.

Caspar David Friedrich (1774 – 1840) bir portre sanatçısı değildi. Daha çok romantik doğa manzaralarını değişen mevsimlerde resmetmesiyle tanınmıştı. Bu yüzden çok az sayıda otoportre üretmesine karşın ayrıntılara oldukça önem veriyordu. İmalı bakışları, kum rengi dalgalı saçları ve tavrı ile Friedrich kendisini özgüvenli bir adam olarak resmetti.

İngiliz sanatçı Francis Bacon’ın (1909-1992) otoportreleri neredeyse acı verircesine eğilip bükülmüş bir şekilde resmedildi. Bacon ilk otoportresini 1956 yılında tamamladı ve Hollandalı sanatçı Vincent van Gogh’dan esinlendi. Bu resimlerde neşeli olduğu söylenemez. Hatta otoportrelerinde insana dair hiçbir şeyin kalmamış olduğu ve daha çok canavarvari ya da grotesk oldukları iddia edilebilir.

Provokatif Alman sanatçı Martin Kippenberger (1953 – 1997) 1980’li yıllarda öne çıkan bir isim haline geldi. Portrelerinde kendisini, hırpalanmış bir gençten tıknaz bir et yığınına kadar uzayan çeşitli bir yelpazede resmetti. Tüm otoportrelerinde yüzünü saklayan Kippenberger, bu şekilde resmin sınırlarını da çizmeye gayret etti.