1881’de daha önce hiç heykel sergilememiş bir sanatçı yeni eserini görücüye çıkardı ve sansasyon yarattı. Bir eleştirmen şöyle yazdı: “Bir maymuna benziyor. Bu sıra dışı bir kariyere sahip olan küçük bir dansçı kızın hikayesi. Sergilendiğinde Paris’i şok eden bir eserin. Müstakbel bir bale yıldızı mıydı yoksa potansiyel bir suçlu mu?
Ama Küçük Dansçı ilk sergilendiğinde insanları dehşete düşürdü. Onu satılık bir beden olarak gördüler. Bugün ise modern heykeller arasında en sevileni. Ama Küçük Dansçı ona bakanların ilgisine karşılık vermiyordu. Eser 120 yıllık esaretinden daha yeni kurtuldu. Ve nihayet sırlarını açmaya başladı.
Edgar Degas’ın elinden çıkan dünyanın en meşhur balerini
Edgar Degas Küçük Dansçı üzerinde çalışmaya başladığı zaman 45 yaşına yeni girmişti. Hayatı boyunda hep Paris’te yaşadı. Bu şehir onun tuvaliydi. Yıllarca eski ustaları inceledikten sonra Degas, modern hayatın ressamı olma arzusunu ilan etti. Hep gördüğü şeyleri resmetti. Kafelerden sahneler, yarış pistlerinden manzaralar, çamaşırhanedeki işçi sınıfından kadınlar ve hepsinden çok bale.
Degas, 2000 aşkın tabloya imza attı. Ve bunların yarısından çoğunda balerinler tasvir ediliyordu. Degas’ın baledeki kadınları saatlerce incelediği biliniyor. Ama özel hayatı esrarını koruyor. Degas, hiç evlenmedi asla çocuk sahibi olmadı. Yalnızlığı seven bir adamdı. Bilinen bir eşi olmadığı bilinen Degas belki de kadınlara sadece bakmaktan hoşlanıyordu.
Degas, asla erkek dansçıları resmetmediği için sadece kadın dansçılar ve balerinlerle ilgileniyordu. Paris Opera binası Degas’ın balerinlerle buluştuğu arenaydı. Opera farklı bir yerdi, alt tabaka üst tabakayla bir araya geliyordu
Dedikodular, entirikalar ve büyük opera mabedinde Fransız kültür hayatının en büyük özlemleri birbirine karışıyordu. Burası aynı zamanda bale okuluydu. Degas’ın evi ve stüdyosu Montmartre’de idi. Burada zenginlik ve fakirlik iç içe yaşıyordu. İşte küçük dansçısını da burada buldu. O sıradan bir Paris genç kızıydı.
Degas, tuhaf ve etkileyici bir şey planlıyordu. Sanatseverlerin sanatla ilgili tüm yorumlarına meydan okuyacak realist bir heykel düşündü. Marie van Goethem 1879’da 14 yaşına bastı. Degas da büyük ihtimalle Küçük Dansçıyla o zaman çalışmaya başlamıştı. Daha önce hiç heykel yapmamıştı. Ve onu balmumundan yapmaya karar verdi. Stüdyosunda birtakım çizimler yaptı ve Marie’yi evirdi çevirdi.
Marie van Goethem , Paris’te Belçikalı bir terzinin üç kızından ortancasıydı. Üç kız kardeş, Paris Opera Balesi’nde bale öğrencisi olmuşlar, babaları öldükten sonra anneleri çamaşırcılık yapmaya başlamış. Degas, Paris Opera Evi’nin performanslarını düzenli olarak izlemeye gitmiş ve dansçıların sahne arkasındaki hallerini ilk resmeden ressam olmuş. Marie ve kardeşleri ona modellik yapmışlardır. Ressam ile Marie arasındaki ilişki konusunda farklı yorumlar var.
Dansçı kızı 17 değişik açıdan resmetti. Degas, Marie’yi bir giyinik bir de çıplak çizdi. Son 100 yüz yılda tüm bale öğrencileri balenin 5 temel pozisyonunda ustalaşmak zorunda. Degas bale derslerini izlerken bu pozisyonları tek tek çizmişti. O küçük dansçısını 4. pozisyonda çizdi. Peki, Degas Marie’nin bu pozuyla ne anlatmaya çalışıyordu?
Sadece dans sınıfına disiplinli bir gönderme mi yapıyordu? Küçük dansçının resimsel bir geçmişi vardı. Degas 4. pozisyonu Paris Operası’nda görmüştü. Ve bir sahne provasıyla ilgi bu tabloyu heykel üzerinde çalışmadan 6 sene önce resmetti. Sıska ve cılız Marie heykel için bir süjeydi. Tıpkı balmumunun sıra dışı bir malzeme olması gibi. Ciddi heykellerin bronz ya da mermerden yapılmadı gerekirdi.
Degas, balmumu heykeli üzerinde çalışırken onu bir camekanın içinde sergilemek gibi tuhaf bir fikir geliştirdi. 1880’deki empresyonist sergi kataloğu 14 yaşındaki dansçı kızı o şekilde sergilemeyi vaat ediyordu. Ancak sergi açıldığında sadece boş bir camekan göze çarptı.
Küçük Dansçı’nın halkın beğenisine sunulamamasını sebebi Degas’ın heykeli yapış sırasında ciddi sorunlar yaşaması. Küçük Dansçı şu an Washington’da Ulusal Sanat Galerisi’nde. İlk kez çekilen röntgen bu gecikmenin sebebini de ortaya çıkardı. Degas hem dansçının pozu hem de heykelin boyutu hakkında karar değiştirmişti. Yani Degas heykelin boyutunu uzatmış ve dansçının kafasını biraz daha geriye çekmişti. Ancak Degas figürünün dik durmasını nasıl sağlayacaktı?
Degas, heykelinin boyutunu uzatırken doğaçlamaya girişti stüdyosunda duran parçalar eski fırçalardan ibaret olmalıydı. Fırçaların kılların bir arada tutan metal uçları vardı ve o bunlardan da faydalandı. Yani fırça uçlarından da faydalandı. Eski fırçaları kırıyor ve heykelin içinde kullanıyor.
Degas’ın en şaşırtıcı fikri dansçısına gerçek kıyafetler giydirmek oldu. Ona bale pabuçları hazırladı. Kullandığı tüt de gerçekti. Heykel olağanüstü gerçekçi ve yapay olmak arasında gelgitler yaşadı. Boyu da oldukça kafa karıştırdı gerçek boyutlarda değildi ama oyuncak bir bebek de değildi.
1881’deki empresyonist sergi küçük dansçının prömiyerine sahne oluyor. Degas dönemin standartlarına aykırı bir iş yapıyor. Halk ona bir kez bakıyor ve korkuya kapılıyor. Onu bir maymuna benzetiyorlar, bir canavara.
Degas’ın opera tablolarında silindir şapkaları erkekler göze çarpıyor, bunlar sezonluk bilet sahibi zenginler. Hepsinin operada kendisine özel locaları var ve sahne arkasında kızlar üzerinde bir derebeyi hakkına sahip oldukları söyleniyor. Modern standartların aksine koridorlarda serbestçe dolaşma hakkına da sahip oluyorlar ve balerinle rahatlıkla tanışabiliyorlar.
Bale okulunun zengin erkek misafirleri olması, balerin kızların kendilerini koruma altına alacak erkekler araması 1880’lerde normal karşılanmaktadır. Bu üç kız kardeşin annesinin onları bu erkeklere fahişe olarak sunduğu da söylenmektedir. Marie’nin ablasının (Antoniette) Kara Kedi adlı barda hırsızlık yaparken yakalanıp tutuklandığı, annesi tarafından fuhuş yapmaya zorlanmış olduğu söylenir. Marie, muhtemelen ablasının yerine geçmiştir.
Küçük Dansçı da bunun bir parçası olarak görüldü. Degas’ın suçlu portrelerine ilgisi onun bilime olan merakının göstergesiydi. O dönemde ortaya yeni çıkan antropoloji bilimi kafatasını inceleyerek insanın evrim yelpazesindeki yerini belirlemeye çalışıyordu. Kısa alın ilkelliğin belirtisi sayılıyordu. Eleştirmeler de küçük dansçıya o gözle baktı.
Degas’ın küçük dansçısının rahatsız edici olduğuna şüphe yok. Camekan içinde bilimsel bir örnek olarak duruyor. Kızgın eleştirmenler küçük dansçı heykelinin Paris’teki yeni tıp müzesine taşınmasını talep ediyordu.
Küçük Dansçı suçlu sınıfının bilimsel bir örneği olarak görülebilirdi ama bir ihtimal daha vardı. Bazılarına göre bir ifşaydı bazılarına göre de muamma. Zarif bir figür hem bir mısır heykeli kadar klasik hem Degas kadar moderndi.
Louvre’daki galeriler Degas’ın en sevdiği yerlerdendi. Degas’ın dansçısı hem eski hem yeniydi. Ve kendi destekçileri vardı. Onun sanatın geleceğini gördüğü söyleniyordu. Modern heykeltraşlığın ilk örneği olduğu söyleniyordu.
Acaba Degas, Marie’nin kaderiyle ilgili bir şey biliyor muydu? Bundan emin değiliz. Ama aynı dönemde yine yaptığı bir balmumu heykel küçük dansçısı için başka bir dünya hayal düşlediğini anlatıyor. Küçük okullu bir genç kızı sergileyen bu heykelin yüzü Marie’ye benziyor ve duruşu da küçük dansçınınkinden farksız.
Degas’ın Küçük Dansçısı ondan hiç ayrılmadı, onu atölyesinde sakladı. Menajeri kopyasının çıkarılması ve bronz dökümünün yapılmasını teklif etti. Degas bu fikre karşı çıktı. Ama küçük dansçı ebedi hayata kavuşacaktı. Degas’ın ölümünden 2 ay sonra varisleri balmumu heykelinin bronz kopyalarının çıkarılması için anlaşma imzaladı.
Kısa süre sonra Küçük Dansçı Londra’daki Tate Galerisi’nde, Paris’te Louvre’da, New York’taki galerilerde yerini aldı. Degas’ın orijinal balmumu heykelinden 28 bronz heykel dünyanın önde gelen müzeleri için yola çıktı. Ve birçok yerde ziyaretçiler orijinal küçük dansçıya baktıklarını düşündü. Sanat dünyasında Degas’ın varislerinin işi ticarete dönüştürdüğü dedikoduları dolaşmaya başladı.
Balmumu ve bronzu arasındaki fark insanların zihnini bulandırmaya devam ediyor. Bronz döküm heykelin başarısından sonra balmumu orijinal heykeli Paris’teki bir bodurum katında unutulmaya yüz tutu. Ama 1955’te balmumu heykellerin hepsi toplandı ve New York’taki bir sergi için Atlantik’i aştı.
Koleksiyoncu Paul Mellon satın aldı. 1999’da küçük dansçıyı Washington’daki Ulusal Sanat Galerisi’ne bağışladı. 120 yıl gizli saklı kaldıktan sonra şimdi bir grup uzman ve bilimadamı tarafından adli tıp incelemesine tabi tutuluyor, bazı zor sorulara cevap arıyorlar.
Küçük Dansçı’nın müzenin dışında kendine özgü bir hayatı vardı. Baleler, filmler, çocuk kitapları küçük dansçıyı bir endüstri haline getirmişti.
Degas’ın 14 yaşındaki küçük dansçısı gizemini hala koruyor. Eski bir Mısırlı kadar uzak, modern bir genç kız kadar içimizden çıkma. Ama aynı zamanda da kendi düşüncelerinde kaybolmuş görünüyor.
Dans provalarına geç kalmaya başladığı için Bale Okulu’ndan 1882’de atılır. Gazete sütunlarında ondan “ahlakı bozuk bir kız” olarak bahsedilir. Marie ablasının izinden giderken, küçük kız kardeşi (Charrlotte) 50 yıl boyunca baleyi bırakmamış, dansçılıktan sonra bale öğretmenliği yapmış. İki ablasının batakhanelere düşmesine karşın o, saygın bir kişiye dönüşmüştür, bale profesörü sıfatını kazanmış ve 1933’te emekli olmuş. 17 yaşında bale kariyeri sona eren Marie’nin evlendiğine, çocuk sahibi olduğuna ya da öldüğüne dair herhangi bir kayıt bulunamamıştır
Balmumundan yapılmış olan orijinal heykel, 1999’da 12.337.500 Amerikan doları ödeyen Fransız işadamı Francois Pinault’a satıldı Bronz dansçıların çoğu müzelerde korunurken, 10 tanesi özel koleksiyonlarda bulunuyor.