Klasik müziğin süperstarı: Liszt

 

Fransz Liszt
Fransz Liszt

Liszt yumuşak dokunuşlarıyla gezinmeye başlar yüreğinizde, çok yumuşak, çok narin yüreğinizin en ücra köşelerinde Liszt’in notaları dolaşır. O kadar hassas dolaşır ki hayır diyemezsiniz. Liszt fark ettirmeden hızlanır dolanırken, artık büsbütün sizi kavramıştır, siz de onunla beraber akıyorsunuzdur notalara.

Alman asıllı bir aileden gelen Franz Liszt 1811 yılında Macaristan’da doğdu. Ona ne Alman ne de Macar demek doğru sayılmaz. Yaşadığı her yeri gerçek vatanı olarak gördü. Tam bir Avrupalıydı, menfaatten uzak bir sanatkarlık anlayışı taşıdı. Piyanist kelimesinin sözlükteki gerçek tarifidir Fransz Liszt.

19.yüzyıl müzikal kişiliğini en iyi temsil eden virtüöz olmasının yanı sıra kurduğu eğitim programı da bir ekol olarak dönemin yeni müziğinin kaynağı oldu.

Uygarlık tarihinde iz bırakan dahilerin kaderini yaşadığı yerler belirlemiş, Liszt de Weimar’a gelmemiş, orada kabul görmemiş olsaydı hem kendi hem de müzik tarihi açısında muhtemelen çok şey fark edecekti. İşte bazen bir rastlantının dünya kültür mirasına ne büyük katkı yapabildiğinin göstergesi Liszt ve Weimar ilişkisidir.

Liszt zamanında fazla modern eserler yazdığı için döneminde pek anlaşılmamış. Bütün yaptığı eserlerinde büyük bir yaratıcılık olduğu söylenir. Müzik tarihindeki yeri hiç kimseyle kıyas edilemeyecek kadar önemlidir.

Franz Liszt, ilk piyano derslerini onun müzik dehasını keşfeden babasından aldı. Macar soyluları 6 yıl boyunca bu çocuk dahiye maddi destek sağlamayı kabul edince küçük yaşta babası ile Viyana’ya giderek  Beethoven’in öğrencilerinden Karl Czerny’den dersler aldı.

Fırtınalı bir ilişki yaşadığı Agoult Kontesi Marie ile 18344’de tanıştı. Kocasını terk eden kontes ile İsviçre ve İtalya’da yaşadılar, 3 çocukları oldu.Daha sonraları çok yakın arkadaşlık kurduğu ünlü opera yazarı Wagner’le arkadaşlık kurdu.3 çocuğundan biri olan Cosima evli olmasına rağmen babası yaşındaki ve babasının çok iyi bir arkadaşı olan Wagner’le yasak aşk yaşaması iki arkadaşın arasını açtı.

18.yüzyılın başında başlayan Turque modası İstanbul’a bir ilgi doğmasına neden olmuştu. Mozart’ın Saraydan kız kaçırma adlı eseri Fransız romancıların Osmanlı padişahlarını ana karakter olarak kullanmaları Liszt’in de de bu şehre ilgi duymasını sağladı. Liszt İstanbul’a geldiğinde 36 yaşadığında ve şöhretinin en parlak devrindeydi. 10 yıl boyunca İstanbul’u Osmanlı Sarayını ve sultanı hayal etmişti.

Bir yandan İstanbul’da gördüğü yakın ilgi, diğer yandan yıllarca hayal ettiği Boğaziçi’nin verdiği ilhamla bir Türk marşı besteledi.

Liszt bugün anladığımız anlamda tam bir dünya vatandaşıydı, vizyon sahibi ve müziği geliştiren  bir sanatçıydı. Sanat hayatını geçirdiği Weimar’da birçok yeni bestecinin eserlerini de seslendirdi.

Hector Berlioz, Richard Wagner’ın Weimar’da dinlenmesi Liszt sayesinde oldu ve şehrin tekrar bir klasik müzik merkezi haline gelmesini sağladı. Liszt  Goethe’nin başyapıtı Faust üzerine bir senfoni besteledi. Liszt eserinin her bölümünde Goethe’nin bir trajedisindeki bir karakteri ele aldı. Bu senfonide tenor ve erkek korosu kullanarak edebiyatın etkisini müzikle pekiştirirken hem Faust’u hem Goethe’yi yüceltiyordu. Aslında biraz da  kendinin de portesini yapıyor havada. Weimar’dan yolu geçen bir diğer önemli kişi de reform hareketini öncüsü de Martin Luther . Weimar Prensliği reform hareketini desteklediğinden 1522 yılında Martin Luther hristiyanlığın sekülerleşmesine  dair fikirlerini burada açıklamıştı.

Weimar’ın sahipliği yaptığı tek dahi Liszt değil, o ustalardan biri de Bach. Liszt’ten 100 yıl önce aynı yerde ona benzer bir işlev üstelene Bach da Weimar’da şeflik ve besteler yaptı, öğrenciler yetiştirdi.

Liszt için Bach’ın özel bir yeri vardı, piyanosuna orkestral bir anlam yüklerken o zaman eski bir model sayılan Bach’ın kromatik fantazisini öyle bir yorumlamış ki dinleyicilerini serseme çevirmiş.

19.yüzyılın en önemli piyanistlerinden ve senfonik şiir tarzının yaratıcısı olan besteci 31 temmuz 1886 yılında bir festival dolayısıyla bulunduğu Bayreuth’da zatüreye yakalanarak hayatını kaybetti.

Liszt’e 5 Aralık 1849 yılında  suikast girişimi oldu. Evinden çıkarken bıçaklandı. Bir süre hastane yattıktan sonra eski sağlığına kavuştu. 10 Ocak 1850 tarihinde yeniden suikast girişiminde bulunuldu. Ancak Liszt’in koruyanları tarafından engellendi.20 Mayıs 1886 yılında birileri tarafından ölüm tehditi aldı. Tehditten sonra güvenliğini arttırdı ve vasiyet yazdırdı. 31 Temmuz 1886’da evinde öldü. Budapeşte’de gömülmeyi vasiyet etmiş olmasına rağmen Bayreuth’a gömüldü. Zature hastalığından öldüğü süsü verildi. Ancak daha sonra öldürüldüğü ve katilin ortadan kaybolduğu açıklandı. Katil hiçbir zaman ele geçemedi.

Sürekli öldürülmeye çalışılmasının sebebi bilinmemektedir. Ancak Liszt’in yasadışı işlerde bulunduğu iddiaları vardır. Liszt yaşarken kendisine yapılan öldürme girişimlerini kendisini kıskananların yaptığını söylemiştir.

Liszt, Weimar yıllarında 13 senfonik şiir ve 2 senfoni besteledi. Bestelediği Faust ve Dante  senfonileri de normal standartlarda değil senfonik şiir anlayışında bestelenmiş yapıtlardı.

2011 yılı doğumunun 200 yıl dönümü oluğu için Liszt yılı olarak anılıyor. Avusturya ve Macaristan ortak etkinlikler düzenledi. Birçok şehir Liszt’e özel yer ayırdı.

Dünyaya da olduğu gibi Türkiye de Liszt yılı için özel etkinlikler düzenlendi. İstanbul Resitalleri  2011 sezonuna bestecinin ismini vererek programına 7 Liszt konseri kattı. Fazıl Say bestecinin doğumunun 200 yıl anısına özel konser verdi. Liszt 1900 yıllarının süperstarı, rock yıldızıydı ve hala yeni yeni keşfediliyor.

1 thoughts on “Klasik müziğin süperstarı: Liszt

    Recep Altun

    (03/06/2015 - 08:12)

    Merhabalar.

    Klasik müziğin süperstarı olarak adlandırdığınız Franzs Liszt’in aşk ve evlilik hayatı ile karanlık işlere alet olması, hiç hoş değildi. Bir müzik dehasının yaşamında hep ya yoksulluk, ya da çok güzel şeyler duymaya alışık olduğumuz için, bu geleneği Liszt bozmuş oldu.

    Ben de klasik batı müziğini ve bu müzik dehalarını severim. Ancak, şunu açık yüreklilikle itiraf etmeliyim ki, oturup şöyle doya doya doğru dürüst eserlerini kendimden geçerek dinleme fırsatım olmadı. Hep böyle rastlaşma sonucu dinledim. Oysa bu müzik dehalarının bestelerini şöyle bir koltuğa uzanıp, gözleri kapatıp dinlemek lazım.

    Sizin bu batı müziğine karşı olan ilginize de hayran kaldığımı söyleyebilirim. BU bağlamda sizi takdir ediyorum.

    Selam ve dualarımla birlikte güzeller Güzeli’ne emanet olun efendim, saygılarımla.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.